Sosyal Dışlanma Hissi
Dışlanma ya da dışta hissetme, bireyin belirli bir sosyal grup ile birlikte iken kendini farklı ya da dışarıda hissettiğinde deneyimlediği hisdir. Birey, bu hissi ikili ilişkilerden ziyade bir topluluğa karşı deneyimler. Birey için belirli bir arkadaş ortamı, iş veya okul ortamı da tetikleyici olabileceği gibi, genel olarak kendini hiçbir kültüre, sosyal statüye, meslek grubuna ait hissedememe de görülebilir.
Bireyin dünya üzerinde kendini hiçbir yere ait hissedememesi sonucu boşluk ve kaybolmuşluk hissi oluşur. Birey kendini koca bir insan topluluğunun içerisinde çemberin dışında görür, yaşamdaki birçok olayı “ben ve onlar” şeklinde şeklinde yorumlar. Diğer insanlarla birlikte iken diğer insanlar ile olan farklılıkları büyütür, ortak noktaları küçültür. “benim burada ne işim var?”,“buraya ait değilim”,”bu grupta istenmiyorum” düşünceleri ile sıkıntı hissedilir. Birey, bu sıkıntı ile baş edebilmek adına insanlardan ve sosyal gruplardan uzaklaşmaya başlayabilir, sadece belirli kişiler ile ikili ilişkiler kurmayı tercih edebilir. Bir diğer baş etme biçimi ise, aşırı uyumlu olmaya çalışmaktadır. Sosyal grupla arasındaki farklılıkları en aza indirebilmek adına “tamamen onlardanmış” gibi görünmeye çalışır. Ortak müzik zevki, ortak siyasi ya da dini bakış açısı, ortak fikirler ve ilgi alanlarını tamamen benimseyerek grup içerisinde bukalemunlaşmaya başlar. Kimi kişiler ise “dışlanma” tehditini ortadan kaldırabilmek adına grubu domine etmeye başlar. Sohbeti tamamen kendi üzerinden sürdürebilir, gruptaki diğer kişileri kontrol etmeye girişebilir.
Dışlanma hissi içinde bulunulan ortamda diğerleri tarafından gerçek bir dışlanma sonucu oluşabileceği gibi, yine de çoğunlukla bireyin kendi kendine hissettiği ya da işlevsel çözümler üretemediği bir durumdur. Psikolojik danışma sürecinde eğer tetikleyici dışsal bir kaynak ise birey işlevsel çözüm yolları bulması konusunda çalışmalar yürütülür. Dışlanma hissi çoğunlukla çocukluk ya da ergenlik döneminden kalma bir his olarak karşımıza çıkar. Geçmişte akran zorbalığına uğramak, akranların belirli özellikler yüzünden dalga geçmesi (bunlar arasında diğerlerinden daha kısa ya da uzun olmak, daha yoksul ya da zengin olmak, sivilceli olmak, bir engeli bulunmak, çok başarılı ya da başarısız olmak gibi durumlar örnek olarak verilebilir) ve küçük düşürülme, dışlanmış olmak sebep olarak karşımıza çıkar. Bunlar olmasa dahi diğer çocuklar ile kültür, din, mezhep, dil, sosyokültürel veya sosyoekonomik açıdan farklı olmak da sebepler arasında olabilir. Bireyin, dışlanma hissinin kökenini psikolojik danışma sürecinde fark etmesi ve bunu şu anki yaşamında nasıl sürdürdüğünü anlaması oldukça önemlidir.